Andırın Hakkında
Bu dönem, Türklerin Çukurova’ya hakim oldukları bir dönemdir.Her ne kadar Çukurova’daki egemenlik sonradaki dönmelerde Bizaslılara geçmiş olsa da Abbasiler ile birlikte Çukurova’ya ve dolayısyla Andırın’a da Müslüman Türk aşiretleri yerleşmeye başlamışlardır. Halife Ebu Cafer El Mansur tarafından 758’de gönderilen 100 bin kişilik ordu Çukurova’yı tamamen zapt etmiş, savaşlardan sonra bölgenin yönetimi Horasanlı Yahyaoğlu Cebrail’e bırakılır. Bu yıllarda Çukurova yöresinde ve Andırın’da birtakım yer isimleri değiştirilmiş ve Türkçeleştirilmiştir Harun Reşit’in adına izafeten Haruniye şehri bu dönemde kurulmuş ve askeri karargah haline gelmiştir. Anavarza, Misis, Adana’da ve Tarsus bu dönemin belli başlı idare merkezleridir.Tarihi ismi Klikya olan bölgeye Çukurova , Toros dağlarına da Binboğa ismi bu dönemde verilmiştir. Yine Seros ismi Seyhan’a , Pramos ismi de Ceyhan’a bu dönemlerde verildiği sanılmaktadır. Horasanlı Yahyaoğlu Cebrail, bir Türk komutanıdır. Abbasiler’in buralardaki egemenliği 200 yıl boyunca 18 kumandan tarafından idare edilerek sürülmüştür.Onların zamanında buralara Orta Asya’dan Türkler getirilerek İskan edilmiştir. Sonraları Roma, Bizans , Abbasiler ve Emeviler zamanında da Türkler buralarda yaşamlarını sürdürürler. İlerleyen zamanlarda Türk-Ermeni-Rum mücadeleleri başlar ve zaman zaman birbirlerine hakim olurlar. Abbasiler döneminde buraları idare eden Türk komutanların adları şunlardır: Yahyaoğlu Cebrail, Ebu süleyman, Vasıf , Fazıl Bin Karin , Ebul Farac , Amaçor , Yazamaz , Doğanoğlu Ahmet, Ebu Sait Türki, Burduoğlu Rüstem , Munis , Hakan , Bilgeçor , Tolunoğlu Ahmet , Bursil , Ebu Gazi , Itah , Ferganlı Halis , Seyfuddevle , Kayıoğlu Ahmet. Anadolu’ya uç beyleri ve akıncılar olarak Türklerin girmesi, Horasan ve Türk elinden getirilen Türklerin Çukurova’ya yerleşmeye başlaması bu dönemlerde olmuştur.Yani Anadolu’ya gelişimiz yaklaşık 1200 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Abbasiler’in zayıflamasıyla Çukurova yöresi tekrar Bizanslıların eline geçer, ancak buralarda Bizans egemenliği fazla uzun sürmez. Özellikle 1064 -1071 yılları arasında Selçuklular’ın akıncı beyleri Anadolu’ya gelir ve buralarda keşifler yaparlar. Yapılan bu akınlarda İç Anadolu’dan Çukurova’ya geçiş, sürekli Göksun-Andırın istikametinden olmuştur. Aşağı Andırın’daki TOKMAKLI adının bu geçişler sırasında askerleri yöneten komutanlardan birine ait olduğu sanılmaktadır. Yine bunlardan Bekçioğlu Afşin Bey, Meryemçil yolundan Kadirli ve Çukurova’ya gelip buraları darmadağın eden bir Türk beyidir. Andırın’daki Alaudevle Bozkurt Beyin Mezarı Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken Alaudevle Bozkurt Bey’i bir mektup yazarak yardımına çağırmıştı fakat Alaudevle Bozkurt Bey, kardeşi Şehsuvar Bey’in oğlu Ali Bey ‘i Yavuzun himaye etmesine içerlediğinden yardım etmemiştir. Memmlüklü sultanları ile iyi münmasebetleri sonucunda Torunu Yavuz Sultan Selim ile araları iyice açılınca, Sultan Selim Han Osmanlıya sığınan Şehsuvaroğlu Ali Bey’e Kayseri sancağını teslim etmiş, bu olay Şehsuvaroğlu Ali Bey ile Alaudevle Bozkurt Bey ve oğlu Bozok Hakimi Süleyman Bey’in itilaflarının büyümesine sebep olmuştur. Sultan Selim Han, İran üzerine yürürken Bozok Bey’i Süleyman Bey’den bir miktar süvari almak bir tarafa, Bozok Bey’i, Selim Han’ın askerlerinin ardına düşerek zahire alaylarını vurmak gibi eşkiyalığa cesaret göstermiştir. Sultan Selim, Çaldıran sahrasında Şah İsmail ile savaşırken Alaudevle Bozkurt Bey 20 bin askeri ile Şah İsmail’in tarafında yer almış ve mağlup olmuşlardır. Sefer dönüşü Sultan Selim Han, Rumeli Beylerbeyi, Sinanpaşa’nın emrindeki kuvvetleri ve bölgeyi çok iyi tanıyan Şehsuvaroğlu Ali Bey’i, Dulkadirli üzerine sevk eder. Sinan Paşa’nın kuvvetlerinin Elbistan’a gelindiğini duyan Alaudevle Bozkurt Bey, Turna dağına çekilir. Ailesini ve hazinelerini de buraya naklettirir . 2 Haziran 1515’te savaş başlar. Şehsuvaroğlu Ali Bey’in, kendi taraflarında yer alıp Osmanlıya itaat edenlerin canlarının ve başlarının kurtuluşu için Sultan Selim Han’a ricada bulunacağını söylemesi üzerine Dulkadir kuvvetlerinden bir kısmını Alaudevle Bozkurt Bey’i terk ederler ve kuvvetleri azalan Alaudevle Bozkurt Bey, Göksun ile Andırın arasındaki Ördekli mevkiinde Sinan Paşa kuvvetlerini karşıladı(13 Haziran 1515). Alaudevle Bozkurt Bey savaşı kabeder, savaş meydanında oğlu Süleyman Bey ve dört oğlu daha öldürür. Bozguna uğrayan Alaudevle Bozkurt Bey, Andırın taraflarına doğru kaçar, mahiyetindeki askerlerin çoğu da sarp ve fakir dağlarda açlık, hastalık ve sefaletten telef olur. İki ağır malubiyet, beş oğlunun ölümü ve askerlerin telef olması karşısında Alaudevle Bozkurt Bey çok müteessir ve perişan olmuştur. Bu felaketler karşısında ölümü kurtuluş olarak düşünen Alaudevle Bozkurt Bey, rastladığı bir çobana, “Beni şu kılıçla öldür.” demiş. Çoban “Ben seni öldürürsem beni de öldürürler” diyerek kaçar. Alaudevle Bozkurt Bey, yanındaki bir heybe altını göstererek “İşte bunlar senin olsun, al beni şu candan kurtar.” diye yalvarınca çoban Alaudevle Bozkurt Bey’i öldürür. Alaudevle Bozkurt Bey’in cesedi Osmanlıların eline geçince başı gövdesinden ayrılır. Başsız cesedi, dört oğlunun cesedi ile beraber Andırın’ın Gökçebel dağının Çuhadarlı civarında Kalekısığı denen yerde, yol kenarında asırlık kamalak ağaçlarının gölgesine defn edilir. Söz konusu olan kabirlerin bulunduğu yerlere yöre ahalisi tarafından çok büyük hürmet edilir. Gövdeden ayrılan baş ise, bal doldurulmuş bir kıl torbanın içine yerleştirilip Göksun’a gelmiş bulunan torunu Yavuz Sultan Selim’e sunulur. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim’in söz konusu olan bir tarla olsa feda ederdim, ancak devletin bekası olduğu için bunu yapmak zorundaydım, dediği rivayet edilmektedir. Kelleyi de Hasan Bey adındaki elçi ile Memluk Sultanı Kansu Gavri’ye gönderir. Bazı rivayetlere göre Memlük Sulatnına gönderileren Alaudevle Bozkurt Beyin başı, geri Maraş’a gönderilmiş ve Ulu Camiinin avlusuna defnedilmiştir. Eldeki kayıtlar Alaudevle Bozkurt Bey’in hazinesinden ve Dulkadr topraklarının işgalinden ele geçen ganimetlerin Çaldıran’dakinden fazla olduğunu söylemektedir. Andırın’da, Bizans dönemi öncesine ait mağra kalıntılarından milattan önceki dönemlerde de yerleşim olduğu anlaşılmaktadır.Keleşli köyündeki Kestel Mağrası, ile Geben’deki mağralarda bulunduğu söylenen göz yaşı şişeleri ile Fenikliler’e ait kalıntılar bunlara delildir.Doğu Çukurova’daki altın işçiliğinin en iyi yapıldığı yer Andırın olarak söylenir.Kadirli’li tarihçi Sefa Veisoğlu, Andırın’da yazıdan önceki önemlerde de bir hayat olduğunu söylemektedir. Andırın Güney Doğu Anadolu’daki Roma yolları üzerine kurulmuş tarihi bir yerleşim yeridir. Bu bakımdan Çukurova’yı, İç Anadolu’ya bağlayan en kısa yol haritası Andırın’dan geçer. Ancak Andırın’la ilgili düzenli bir tarih yazımı oluşturulmadığından Andırın’ı lokal olarak düşünmek yanlış olur. Andırın ve çevresini birlikte değerlendirmek en doğrusudur. Büyük Roma İmparatorluğu MS 395’te Doğu Roma ve Batı Roma diye ikiye ayrıldı. Bu tarihte Andırın, Doğu Roma İmparatoluğu sınırları içinde kaldı. Doğu Roma’ya aynı zamanda Bizans İmparatorluğu da denmektedir. Doğu Çukurova Bizanslılar döneminde imar edilmiş bir ticaret merkezi haline getirilmiştir. Roma İmparatorluğu döneminde Güney Doğu Anadolu Roma yolları canlandırılmış ve Andrın da tarihindeki ilk ciddi inkişafını, bu dönemlerde gerçekleştirmiştir. Kafkaslar’dan İç Anadolu ve Çukurova bağlantısını sağlayan yol, Kayseri –Göksun- Andırın- Anavarza istikametine uzanırken yol boyunva yapılan kaleler bu yolların emniyetini sağlamada önemli roller üstlenmişlerdir. Yol boyunca çevrede yerleşim imkanı doğmuş ve bir çok yerde yapılan kiliseler ve evlere, yer altı kanalizasyonu ile sular götürülmüştür Sarımsak dağı eteklerinde Fenkte yer alan Kilisede bu su taşımacılığını görebiliriz. Beşbucak’ta yer alan hamam, bu yol çevresi inkişafının ciddi bir göstegesidir. Kalelerde yapılan araştırmalarda bulunan seramik parçaları üzerindeki işlemelerin çoğu, Roma dönemi mimarisinin özellilerini yansıtmaktadır. Bu kalelerde Selçuklu dönemi mimarisinin özelliklerini yansıtan seramik parçalarını da bulmak mümkündür. Ancak bunlar kalelerdeki onarım esnasında ortaya çıkan Selçuklu mimarisinin uslubunun göstergeleridir. MS 638’de Doğu Roma’nın Çukurova’daki egemenliğinin son bulması ile buralar el değiştirmiş, ancak III.Leon’nun oğlu Bizans İmparatoru III: Konstantin, Emevi- Abbasi mücadelesinden yararlanarak, buralara tekrar hakim olmuştur. Bu dönemde yöredeki Müslüman ahalinin bir kısmı Bizanslılar tarafından kılıçtan geçirilmiş, bir kısmı da Kuzey Suriye’ye göç etmek zorunda bırakılmışlardır. BUGÜNKÜ ANDIRIN 11780 kilometre karelik bir alan üzerine kurulmuş bulunan Andırın, Kuzeyde Göksun ve Saimbeyli; Batıda Feke, Güneybatıda Kadirli, Güneyde Bahçe ve Osmaniye, Güneydoğuda Türkoğlu ilçeleri ile komşudur.2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre 41.051 kişinin yaşadığı (8.311 İlçe merkezinde) Andırın’ın Yeni Mahalle, Pınarbaşı ve Tufanpaşa Mahallesi olmak üzere üç mahallesi, bir bucak merkezi (Çokak), iki beldesi( Yeşilova ve Geben) ve elli iki köyü vardır. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Andırın’da da, Anadolu’nun Türkleştirilmesinden önceki devirlere ait kalıntılar bulunmaktadır.Bizans Dönemi’nden kalma çok sayıda kale mevcuttur. Türkiye’nin en sık kalelik alanının burada olduğunu söylemek, durumu abartmak değil; bir durum tesbitidir.Bugün Adana Kahramanmaraş sınırının bir bölümünü oluşturan, Ceyhan ırmağı Keşiş Suyu kavşağından başlamak üzere güney-kuzey yönünde sırasıyla: Kumkale, Anacık Kalesi, Haştırın Kalesi, Akkale, Azgıt Kalesi, Kaleboynu Kalesi, Kayıranlı Kaleleri, Geben Kalesi ve güzergah dışındaki yerlerde kalan onlarca kale Bizanslılardan kalma, bir kısmı yer yer Selçuklular tarafından onarılmış tarihi kalelerdir. Bu kalelerin karakol görevi yaptığı tarihçilerce değerlendirilmektedir. Andırın-Göksün sınırında Fındıklı Kavak denilen mevkide Kızıl Manastır adıyla bilinen bir kilise harabesi, Andırın’ın güneyinde Andırın-Kahramanmaraş-Kadirli kara yolu kavşağından bir gözetleme kulesi, Geben,Keleşli,Karasu ve Merkez Andırın’da kesteller; Beş Bucak’ta Roma Hamamı, Sarımsak Dağı eteklerindeki Fenkte kilise kalıntısı vardır.Bunun dışında son zamanlarda yapılan kazı çalışmalarında yeni tarihi yerler ortaya çıkarılmaktadır. ANDIRIN ADININ MENŞEİ Andırın isminin tarihçesi ile ilgili olarak değişik rivayetler vardır. Bunlardan birincisi ve güçlü rivayet şudur: Osmanlı İmparatorluğu’nun dokuzuncu Padişahı Yavuz Sultan Selim’in 23 Ağustos 1514 ‘te Çaldıran ovasında Şah İsmaili yenilgiye uğratıp geri dönüşü sırasında, İran seferine çağrılmasına rağmen ve ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’na karşı tavır alan Dulkadir Bey’i Alaüddevle üzerine yürüdüğü ve Andırın’ın Akkale olarak bilinen mıntıkasına kadar geldiği, burada kendisini karşılayan Andırın eşrafının gençlerini işaret ederek, “BUNLAR ARASINDAN MEKTEB-İ ENDERUNA TALEBE ALINSIN .” Şeklinde, mahiyetindeki zevata emir verdiği, Mekte-i Enderun ‘a ( saray Üniversitesi’ öğrenci olarak gidenlerin izine gelişlerinde, kendilerine Enderunlu denildiği, bunların memleketlerine de ENDERUN denildiği, Enderun kelimesinin halk dilinde söylene söylene “ANDIRAN” ve daha sonraları da “ANDIRIN” şekline büründüğü ve ilçenin bugünkü adının buradan geldiği rivayet edilir. ( Ancak Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Seferinden dönerken Dulkadir meselesini ele almış olmasına rağmen, bizzat kendisi gelmemiştir. Çaldıran seferine katılan Şahsuvaroğlu Ali Bey’e, Kayseri Sancağı’nı vermiş ve komutanlarından Hadım Sinan Paşayı ,Şahsuvaroğlu Ali Bey rehberliğinde Dulkadir Bey’i Alaüddevle üzerine göndermiştir. Andırın’a kadar gelen, Mekteb-i Enderuna öğrenci alınmasını emreden kişinin Hadım sinan Paşa olması da muhtemeldir. Diğer taraftan Çaldıran Seferi dönüşünde Alaüddevle’nin kesilen başı Göksun’da, Yavuz Sultan Selim’e iletildiği göz önüne alınırsa, Yavuz Sultan Selim’in Göksun’a, Andırın’dan geçmiş olması güçlü bir ihtimaldir.) Bir başka rivayette, Rumi 1311 Miladi 1895 yılında Zeytunlu Ermenilerinin Andırın’ı basmaları sonucu Andırın’a gelen Fırka-i Islahatın karargah kurduğu, bugün kışla Bahçesi olarak anılan yerin Güney batısında bulunan ve halen “Enişdibi “diye adlandırılan yere askerlerin “En derin” dedikleri ve “En derin” kelimesinin söylene söylene zamanla Andırın şekline dönüştüğü rivayet edilir. Başka bir rivayet de: Andırın’ın eski yerleşim yerinin Haştırın olduğu ve buradan Andırın’a dönüştüğüdür.Söylenilen bir başka rivayet ise Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Andırın adıyla anılan bir köy aşiretinin buraya gelip yerleştikten sonra, bu adı almış olabileceğidir.Ancak buraya gelip yerleşen aşiretin kimler olduğu belli olmadığından zayıf bir rivayet olduğunu söyleyebiliriz. "Andırın'ın Tarihi" Bölümünü Düzenleyenler: Vural GÖK (Tarih Öğretmeni), Duran DOĞAN (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni), Barış KABALCI (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni). ANDIRIN’LA İLGİLİ KISA BİLGİLER 1 - Maraş İli’ne bağlı bağlı bir ilçe olan Andırın’ın; yüzölçümü 1440 m2, nüfusu 1940 verilerine göre 17060, merkez bucağının nüfusu ise 13611 dir. Kırkı (40) merkez, altısı (6) Çokak Bucağına bağlı olmak üzere 46 köyü vardır. 2 – Maraş İli’ne bağlı Andırın ilçesi’nin merkezi nüfusu (1940) 770 dir. Andırın, Amanos Dağları’nın kuzeyinde Ceyhan Boğazının kuzeybatısındaki dağlık alanda, Ceyhan kollarından birisinin vadisinde ve denizden 1000 m. kadar yüksektedir. Belediye bütçesi (1935) 1400 liradır. Kasaba’da 4 km. kadar şose yol vardır. İçme suyu, kasaba içindeki kaynaklardan sağlanır.İlkokulu, 25 kadar mağza ve dükkanı,bir aşevi,han,otel ve 5 fırını vardır.Çevresinde pirinç,fasulye,buğday arpa,susam ve pamuk üretilir. Ayrıca kasabada dokumacılık da vardır. Türk Ansiklopedisi, c 2., İst. MEB, 1966. 471-2 s. Çınar Geçidi : Andırın İlçesi’ne 4 km. uzaklıktaki Çınar Geçidi,günübirlik yararlanılabilen bir orman içi dinlenme yeridir.Dinlenme yerinin özellikleri; orman örtüsü,soğuk suları ve yakınındaki tarihsel kale kalıntılarıdır.Çınar Geçidi’nden günde 1.500 kişi yararlanabilmektedir. Çınar Geçidi’nin en uygun kullanım dönemi Mayıs-Ekim ayları arasıdır. Yurt Ansiklopedisi, 8. c., İst. Anadolu Yay., 1982-3. 5648 s. 1890 başlarında Andırın’ın Köy ve Nahiye Sayısı : Nahiye Köy 1 82 a.g.e. 5664 s. 1898 Halep Vilayet Salnamesi’nde Maraş Sancağı’nın Kadın –Erkek Nüfusunun Etnik ve Dinsel Dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır) Andırın Müslüman Sayısı Erkek 8268 Kadın 6871 Ermeni Gregoryen Erkek 1357 Kadın 1087 Ermeni Katolik Erkek 111 Kadın 86 Toplam Erkek 9736 Kadın 8044 GENEL TOPLAM 17780 a.g.e. 5664 s. 1870 Halep Vilayet Salnamesi’ne göre Maraş Sancağı’nda elde edilen ve hayvan yemi olarak kullanılan başlıca ürünlerin kazalara dağılımı. (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır Birim = kile = kilo) Darı Fiğ Burçak 6.000 --- 995 kile = kilo a.g.e. 5665 s. 1870 Halep Vilayet Salnamesi’ne göre Maraş Sancağı’nda elde edilen pamuk kozası miktarının kazalara dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır. Birim = kiyye = okka) 3.500 a.g.e. 5665 1870 Halep Vilayet Salnamesi’nde Maraş Sancağı’nda yetiştirilen tarım ürünlerinin kazalara dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır. Birim: Kile = Kilo) Buğday Arpa Susam Pirinç Bakla Fasulye Nohut Mercimek 27.600 3.550 500 555 16 5 500 325 a.g.e. 5665 1890 Başlarında Maraş Sancağı’nın Tarım Ürünlerinin Kazalara Dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır. Birim: Kile = Kilo = 37 lt.) Buğday 90.000 Arpa 60.000 Mısır 180 Yulaf - Çavdar 150 Fiğ 1.900 Darı 8.000 Bezelye - Susam 1.300 Pirinç 3.000 Bakla 100 Fasulye 150 Nohut 760 Mercimek 500 TOPLAM 166.040 Maraş Kilesi = 37 Lt. a.g.e. 5666 1890 Başlarında Maraş Sancağı’nda Elde Edilen Tarım Ürünleri ve Meyvelerin Kazalara Dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır. Birim: Okka.) Yerelması --- Pamuk --- Tütün 5.409 Cehri 250 Mahmude (Bingözotu) 175 Mazı --- Meşe Palamudu 2.000 İncir 300 Ceviz 1.200 Badem --- Antepfıstığı --- Fındık 250 Nar 5.000 Kavun-Karpuz 12.000 Elma-Armut-Kaysı vb. 1.000 Soğan 5.000 Sarımsak 200 Zeytin --- Üzüm 2.400 Yerfıstığı --- Kimyon 1.600 a.g.e. 5666 1890 Başlarında Maraş Sancağı’nda Yetiştirilen Başlıca Hayvan Türlerinin Kazalara Dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır) Koyun 12.328 Kıl Keçisi 49.428 Tiftik Keçisi 17 Sığır 5.400 Manda 750 Boğa 450 İnek 3.800 Tosun ve Düve 2.850 Kısrak ve Aygır 1.200 Katır 40 Eşek 1.630 Deve ve Hecin Devesi 235 Tavuk 30.000 Ördek ve Hindi 390 Arı Kovanı 2.830 a.g.e. 5667 1871’de Maraş Sancağı’nda Beslenen Küçükbaş Hayvanların ve Koşum Hayvanlarının Kazalara Dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır) Koç 250 Koyun 5.000 Kuzu 1.100 Teke 500 Keçi 1.300 Oğlak 750 Katır 3 Deve 125 Eşek 250 a.g.e. 5667 1870’lerde Maraş Sancağı’nda Beslenen Büyükbaş Hayvanların Kazalara Dağılımı (Sadece Andırın’a ait bilgiler alınmıştır) Çift Hayvanları Manda 160 Öküz 1.960 Damızlık Manda Erkek Manda 186 Dişi Manda 250 Malak 150 Damızlık Sığır Boğa 445 İnek 2.995 Dana 1.000 Damızlık At Aygır 20 Kısrak 596 Tay 396 a.g.e. 5667 Andırın İlçesi Ormanları (ha) K O R U A L A N I İbreli Yapraklı Karışık Toplam Baltalık Alan Toplam Orman Alanı 44.657 8.356 4.019 57.032 28.959 85.991 a.g.e. 5695 Andırın İlçesi Nüfus Gelişimi ( 1927 – 1980) 1927 1950 1960 1970 1980 Kent 553 1.698 2.637 3.852 5.932 Kır 11.580 18.554 24.540 31.554 37.322 Toplam 12.133 20.252 27.177 35.406 43.254
ANKET
 


Bu siteye nasıl ulaştınız?
Öneri Üzerine
Rastgele

(Sonucu göster)


ÜYELERİMİZ
 
SİTEMİZE ÜYELERİMİZ

andirintsk.tr.gg

ÖNEMLİ LİNKLER
 









eyliklerkoyu.tr.gg

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol